DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
1 Aralık Dünya AIDS Günü – HIV ile Yaşayan Bireylerde Kanser Riski Unutulmamalı Türk Kanser Derneği, 1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında yaptığı açıklamada, HIV ile yaşayan bireylerde kanserle karşılaşma riskinin toplum geneline göre daha yüksek olduğuna dikkat çekti. Tedavi alınmadığında bağışıklık sisteminin zayıflaması, bazı virüslerin etkisi ve yaşam tarzı faktörleri nedeniyle HIV ile yaşayanlarda belirli kanser türlerinin görülme olasılığının arttığı vurgulandı. Türk Kanser Derneği Sağlık ve Eğitim Direktörü Ezgi Polat, HIV ve kanser ilişkisine dair yaptığı açıklamada şu bilgileri paylaştı: “Etkili tedavi yöntemleri sayesinde HIV artık yönetilebilir kronik bir durum haline geldi. Ancak tedavi alınmadığında bağışıklık sistemi üzerindeki baskı, bazı kanser türlerinin görülme riskini arttırabiliyor. Özellikle Kaposi sarkomu, lenfoma ve rahim ağzı kanseri gibi ‘HIV ile ilişkili kanserler’ bu grupta daha sık ortaya çıkabiliyor. Ayrıca akciğer, karaciğer ve anal bölge kanserleri gibi HIV ile dolaylı ilişkili türlerde de artış gözlemlenebiliyor.” Bağışıklık Sistemi Zayıfladıkça Risk Artıyor Polat, riskin nedenine dair şu değerlendirmelerde bulundu: “HIV, tedavi alınmadığında vücudun enfeksiyonlara ve tümör hücrelerine karşı koruma sağlayan bağışıklık hücrelerini etkiler. Bu durum, bazı virüslerin — örneğin HPV, EBV ve Hepatit virüslerinin — vücutta daha kolay çoğalmasına ve kansere zemin hazırlamasına neden olabilir. Ayrıca sigara kullanımı, yetersiz beslenme ve stres gibi yaşam tarzı faktörleri de riski artıran unsurlardır.” Erken Tanı ve Düzenli Takip Hayat Kurtarır Polat, HIV pozitiflerin de herkes gibi düzenli kanser taramaları yaptırmasının hayati önem taşıdığını vurguladı: “Erken tanı, kanser tedavisinde en güçlü yöntemdir. HIV ile yaşayan bireyler yaş, cinsiyet ve risk faktörlerine uygun olarak düzenli taramalarını yaptırmalıdır. Rahim ağzı kanseri için Pap smear testi, karaciğer, akciğer ve cilt kanseri kontrolleri düzenli olarak yapılmalıdır.” Pozitif-iz Derneği’nden Destek ve Dayanışma Mesajı HIV ile yaşayan bireylere psiko-sosyal destek sağlayan Pozitif-iz Derneği, HIV ile yaşayan kişilerin ve yakınlarının hem fiziksel hem de ruhsal olarak güçlenmesini hedefliyor. Dernek, aynı zamanda toplumda HIV ve AIDS’e yönelik önyargıların azalmasına katkı sunuyor. Pozitif-iz Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Önder Bora, HIV ve kanser ilişkisine dair yaptığı açıklamada şunları söyledi: “HIV ile yaşayan bireyler, tedaviye düzenli şekilde devam ettiklerinde uzun, sağlıklı ve üretken bir yaşam sürebilirler. Ancak hâlâ toplumda süregelen yanlış algılar, kişilerin sağlık hizmetlerine başvurma ve tarama yaptırma cesaretini ortadan kaldırıyor. Biz Pozitif-iz Derneği olarak bu önyargıları azaltmak, kişilerin yaşam kalitelerini artırmak ve ihtiyaç duydukları her alanda destek olmak için çalışıyoruz.” Bora sözlerini şöyle sürdürdü: “Kanser riski konusunda farkındalık yaratmak, HIV ile yaşayan bireylerin yaşam kalitesini yükseltmenin bir parçasıdır. Korku ve damgalanma yerine bilgi, dayanışma ve düzenli sağlık takibi ön planda olmalıdır. Herkes bilmelidir ki HIV ile yaşamak, sağlıklı bir geleceğe sahip olmaya engel değildir.” Korunma ve Yaşam Tarzı Önerileri Ezgi Polat, HIV ile yaşayan bireylerin kanserle karşılaşma riskini azaltmak için şu önerilerde bulundu: • Antiretroviral tedaviyi (ART) düzenli kullanmak • Sigara ve alkol tüketiminden kaçınmak • Dengeli beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak • HPV ve Hepatit B aşılarını yaptırmak • Düzenli doktor kontrollerini ve kanser taramalarını aksatmamak Türk Kanser Derneği, HIV ile yaşayan bireylere yönelik farkındalık çalışmalarının artmasının hem kanserden korunmada hem de erken tanıda kritik rol oynadığını vurguluyor.
reklam

Gençlerde ‘cep boyun hastalığı’ tehlikesi

Günümüz dijital dünyasında akıllı telefonlar gençlerin günlük yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline gelirken, gençlerde ‘cep boyun hastalığı’ tehlikesi her geçen gün artıyor.

Yayınlanma Tarihi : Google News
Gençlerde ‘cep boyun hastalığı’ tehlikesi

​​​​​​​Özellikle gençlerde uzun süreli akıllı telefon kullanımı zamanla duruş bozukluklarına neden oluyor. Telefonun göz hizasında kullanılması gerektiğini belirten Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Özlem Akkoyun Sert, aksi taktirde ‘text neck’ denilen cep boynu sorunu ile gençlerin karşı karşıya kalabileceğini ifade etti.

“GENÇLERDE OMURGA PROBLEMLERİNE SEBEP OLABİLİYOR”

Gençlerde en büyük sorununun ‘text neck’ olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Özlem Akkoyun Sert, “Şu an günümüzde gençlerdeki en büyük sorunlardan bir tanesi text neck dediğimiz bir boyun problemi var. Bu durum gençlerin cep telefonu kullanımı nedeniyle başlarının öne doğru hareketidir. Bu hareket ise gençlerde omurga problemlerine sebep olabiliyor. Omurgalarında postür bozuklukları olabiliyor. Mesela bunlardan bir tanesi kambur duruş. Ebeveynlerin çok şikayet ettiği ve dik dur dediği sorun. Kambur durduktan sonra da baş öne doğru geliyor. Bunun en önemli sebebi gençlerde akıllı telefon kullanımı. Şu anda tıpta cep boynu dediğimiz bir sorundan bahsediyorlar. Bu da birçok probleme sebep olabiliyor. Aşırı yorgunluk, ağrı, hareketlerde kısıtlama, omurgada pozisyonel bozukluklar, kambur duruş, omuzların aşırı derecede öne doğru gidişi gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Gençlerde ders çalışırken bile aşırı derece ağrılardan ve aşırı derece yorgunluklardan bahsedebiliyorlar” dedi. Herhangi bir sorunla karşılaşmamak için gençlere dijital detoksu önerdikleri söyleyen Özlem Akkoyun Sert, “Bu sorunlardan kaçmak için birazcık dijital detoksu öneriyoruz. Bunu dediğimiz zaman ise gençler ‘biz bunu bırakıyoruz’ gibi şeyler söyleyebiliyorlar. Bizler egzersiz yapabiliriz belirli aralıklarla, günde iki üç kez aynı pozisyonda olduğumuz zaman egzersiz ekleyebiliriz. Çok basit bir olay var, telefonu aşağıda değil de göz hizasında tutmamız bizim boynumuzun ve başımızın aşırı derecede öne doğru gitmesine engel olabilir. Telefonu tek el yerine çift elle tutmak ya da masaya koymak yani önemli olan cep telefonunun göz hizamızda olması bile cep boynu dediğimiz olayı ortadan kaldırabilir” şeklinde konuştu. (İha)

reklam